Kayseri İl Başkanlığı

TÜRKİYE İÇİN ALARM ZİLLERİ Mİ ÇALIYOR? TÜRKİYE İÇİN ALARM ZİLLERİ Mİ ÇALIYOR?

15 May 2022

Türkiye İçin Alarm Zilleri mi Çalıyor?

Bilindiği üzere, coğrafi konumu gereği Türkiye’nin etrafında maalesef devlet otoritesini kaybetmiş ve adeta istikrarsızlık sarmalında yıllardır debelenen, bölünmüş / bölünme arefesinde olan ülkeler var.Lakin, Türkiye’nin veya başka bir ülkenin, bu tarz ülkelerden göç etmek isteyen legal veya illegal herkesi kabul etmesi asla mümkün değildir. Türkiye Cumhuriyeti Devletine yakışan, "Coğrafya kaderdir' kolaycılığından ziyade, 'Hudut Namustur' şiarı olmalıdır...

Üstelik de sığınmacılar sadece çevremizdeki komşu ülkelerden gelmiyor. Oldukça uzak coğrafyalardan, farklı kıtalardan gelenler de var. Elbette, sığınmacılar konusunda devletlerin hem insani, hem de uluslararası hukuktan kaynaklanan yükümlülükleri var. Fakat Ak Parti iktidarı bu sorumluğu yerine getirirken, maalesef ki; kendi devletinin ve dahi toplumunun her türlü kapasitesini, toleransını dikkate almayı ve bu sürdürülemez vaziyetteki devasa yükü uluslararası toplum ile paylaşmayı becerememiştir. Örneğin; Türkiye toplam AB üyesi (Avrupa Birliği) ülkelerin aldığı Suriyeli sığınmacı sayısının 4-5 katını tek başına almış olmakla övünmüş, sorumlu mevcut siyasetçiler,

AB’den gelen fonların cazibesinden midir bilinmez,bu vahim durumun sürdürülemez olduğunu göz ardı ederek, hatta kutsallarımıza da sığınarak, zaman zaman Türkiye'nin 'mülteci cenneti' olduğunu bile ifade etmişlerdir...

Hal böyle olunca , maalesef ki iktidar tarafından son 10 yılda yönetilemeyen bu vahim göç dalgası yüzünden, mevcut durumda sığınmacı sayısı ülke nüfusumuzun neredeyse %10' unu aşmış, hatta Hatay-Kilis gibi illerde nüfusun yüzde 50'sine ulaşmıştır.Gerçekten pandeminin de bir miktar etkisi ile ülkemizde kralın aslında çıplak olduğu iyice ortaya çıkınca, sığınmacı konusu ile alakalı toplumdaki rahatsızlık daha da bir ayyuka çıkmış vaziyette.

Dolayısıyla iktidar, öcelikle mülteciler /sığınmacılar konusundaki mevcut ve gelecek planlarını mutlaka kamuoyuyla paylaşmalıydı.Fakat, iktidarın toplumu ikna edecek, genel olarak ne göç,ne sığınmacı politikasına, ne de sığınmacıların entegrasyon politikasına sahip olmadığı ortada. Daha da acı olan ise ; ülke olarak geldiğimiz bu hassas süreçte, dar ve sabit gelirlilerin, çiftçinin, emeklinin daha doğrusu toplumun yüzde 90'ının canını yakan bu ekonomik darboğazda bile mevcut iktidar başta Suriyeliler olmak üzere, resmen ülkemizi istila eden bu göç dalgasının toplumda yarattığı ciddi sorunları çözmek yerine, hala oy kaygısı nedeni ile propoganda makinaları aracılığıyla algı yaratma, gerçek sorunları halının altına süpürme derdindedir.Oysa ki; başta Suriyeli sığınmacılar olmak üzere, ülke nüfusumuzun önemli bir kısmına ulaşan misafirlerimizin bir plan dahilinde önemli bir kısmının geri gönderilebilmeleri, geri kalanlarla da birlikte yaşama sürecinin yönetimi siyaset üstü olup, öyle kendi başına bırakılamayacak ve siyasi propoganda malzemesi yapılamayacak kadar hayati öneme haizdir. Ve ülkemiz için BEKA meselesidir. Dolayısıyla, mevzu sadece iktidar blokuna bırakılmayacak kadar önemli olup, muhalefet bloğundaki siyasi partilerin de iktidar olmaları durumunda, genel olarak ülke göç politikası ve mülteci/sığınmacı sorunları konusunda ortaya koyacakları rasyonel çözüm önerileri, kısa-orta- uzun dönemdeki yol haritaları konusunda halkı ikna etmeleri oldukça önemlidir.

Ve muhalefet bloğundaki siyasi partiler ; İktidar bloğunun sığınmacılara yönelik, özellikle inanç odaklı ve duygusal soslarla bezenmiş, içi boş söylemlerinin ülkemizi daha da sıkıntılı süreçlere götürmekte olduğunu halka açık, net ve anlaşılır vaziyette anlatmak zorundadır...

Sonuç olarak ; sığınmacı sorunun çözümü, elbette uluslararası hukuku ve insani hasletleri temel almalıdır... Lakin, aynı zamanda istilaya dönen bu devasa düzensiz göçün, ülkemiz ve milletimizin maddi, manevi kapasite ve tolerans sınırlarını, endişelerini, ihtiyaçlarını da gözetecek şekilde yönetilmesi hayati önem taşımaktadır...

Bunlarla birlikte, Türkiye yönelen veya bilinçli yönlendirilen bu düzensiz vahim göç dalgalarına, dolaylı ya da direkt katkı sağlamış olan diğer dünya devletlerini/ aktörlerini, bu devasa yükün paylaşımına geç de olsa ortak edecek, dengeli bir diplomasi başarısı ile olabileceği de ortadadır...

Hal böyle olunca, sorunu yaratan iktidarın çözüm üretemeyeceği aşikar olup, bu konuda muhalefet partilerinin zaman kaybetmeden toplumu ikna edebilecek, uygulanabilir bir göç politikası ortaya koyması elzemdir...

Zira, Türkiye için ekonomide ve diğer birçok alanda olduğu gibi, bu göç dalgası, mülteci sığınmacı sorunu konusunda da alarm zilleri çalmaktadır!

  • İLGİLİ ETİKET:
  • #DEVA PARTISI KAYSERI
  • #ŞENEL GUNGOR
  • #DEVA PARTISI

SONRAKİ HABER

19 MAYIS 1919’DA SAMSUN'DAN BİR IŞIK BELİRDİ!

Sık Sorulan Sorulara Cevaplar

15 May 2022